Pazar, Şubat 21, 2010

Tugay Hala Futbol Mu Oynuyor ?


E- Kolay'ın haberine göre, Blackburn'lü Diouf arabasını altınla kaplatmış. Tamam, iyi kaplatsın, her ne kadar kroluk da olsa yapılabilir(!) bir hareket, ama haberde bir tuhaflık var. Üstte de görüldüğü üzere ya güzel Türkçe'mizi hoyratça kullanan bir arkadaş ya da futbol özürlü bir arkadaş tarafından kaleme alınmış haber. YORUM SİZE AİT... 

SPEKÜLATİF PERFORMASYON ; T- Mac Has Wanna Comeback...



Gecenin en merakla beklenen maçı(en azından benim için) New York - Oklahoma City mücadelesi idi. Özellikle yeni transferler T- Mac ve Eddie House'ın performansları merak konusuydu. 2010 muhabbeti münasebetiyle T- Mac'in nasıl bir oyuncu olduğunu unutmuştuk, ama T- Mac dün kendini bizlere tekrardan hatırlatmayı başardı. Her ne kadar takımı 121 - 118 yenilse de. Tracy McGready 19'u ilk yarıda olmak üzere 26 sayı bulmayı başardı, hem de 17 - 10 isabetle ve tüm bunları uzatmaya giden bir maçta, 32 dakika sahada kalırken yaptı. Ayriyeten 4 ribaunt, 5 asist ve 1 top çalma yapmayı da başaran T- Mac bizlere '' ben daha ölmedim '' mesajını vermiş bulunuyordu.


New York'un bir diğer yeni transferi Eddie House ise 36 dakikada, 14 - 8 isabetle 24 sayı üretirken Nate Robinson'ı aratmayacağını gösterdi. Tüm bunların yanında 2 asist yaparak standartlarını aşan(!) House 5 ribaunt alarak da gerçek bir oyun kurucu olmadığını bizlere bir kez daha gösterme zahmetinde bulunuyordu. Yiğidi öldür hakkını yeme demiş atalarımız, hakkını teslim edelim House'a, son anları müthiş oynadı. Az kalsın David Lee'yi unutuyordum, Lee Dünkü maçta 41 dakika sahada kalırken 16 - 12 isabetle 30 sayı buluyordu, bu 30 sayının yanına 10 ribaunt ve 6 asist ekleyerek triple - double'a göz kırpan Lee, takımın maç boyunca yaptığı 4 bloktan 3 tanesini de sahiplenerek New York'un en baba oyuncusu olduğunu gösteriyordu. New York'ta bu kadar dangalak varken bu post bitmeyecek gibi ; Chris Duhon 20 dakika oynadığı maçta sayı atma zahmetine girmezken, oyuna olumlu anlamda hiçbir katkıda da bulunmayarak bizleri şaşırtıyordu ! Al Harrington ise 10 - 2 isabet bularak dangalak yaftasını bir anda üstüne yapıştırtıyordu. 


Karşı takımda ise Kevin Durant kendi standartlarında normal bir maç çıkarak 46 dakikada, 25 - 10 isabetle 36 sayı buluyordu. Tüm bunların yanında 5 ribaunt ve 3 asist ekleyen Durant, 5 top kaybı yapmayı da becererek tebriklerimizi almayı başarıyordu. NOT : Maç kazandıran basketi de atmayı becerdi efenim kendisi. Burada görmeye alışık olmadığımız Russell Westbrook ise 23 - 13 isabetle 31 sayı bulmayı başarırken(o kadar şutu bende atsam) bu rakamın yanına da 10 ribaunt  ve 9 asist ekleyerek triple - double'ı acı bir şekilde kaçırıyordu.

Cumartesi, Şubat 20, 2010

Kobe Bryant'ın GQ Resimleri...


Kobe Bryant ünlü erkek dergisi GQ'ya verdiği pozlarla küçük çapta bir kriz yaşattı ama gülme krizi..:) Şu fotoğraflara bir bakın...


Koltuk altlarını traş etmelisin Kobe...




Topu kameramana fırlatma çabası içinde olduğunu görüyoruz ! Bu arada tişört yakışmamamış be hacı !




Buradaki amaç ne tam olarak çözemedim, ama en eğlenceli ve komiği bu, hoş olmuş yani...



Son fotoğraftada ise fotoğrafçıya savunma yapma çabasına giriyor Kobe...

Cuma, Şubat 19, 2010

Geniş Çaplı SPEKÜLATİF DEFORMASYON ; Takasla Alışveriş Daima Güzeldir...

Özellikle son dönemlerde bloga uzun çaplı değerlendirmeler koyamıyordum. Çeşitli bahaneler bulabilirim bunun için örneğin ; arkadaşlarımın beni iddaa yazarı olarak değerlendirmeleri, tembellik(!) ve artık eskisi gibi binaların inşa edilmemesi(national geographic yüzünden pardon ! NOT: Bunu gördükten sonra çıkmayın olur mu ? :D ). Bu bahanelerden 1 milyon tane daha bulabileceğim için, mevzuyu yarım bırakıyorum.


Yine müthiş kişisel sorunlarımı dile getirdikten sonra ; '' kampanya yapan teknoloji mağazalarının önü gibi yoğun olan ''  takaslara bir göz atalım. Gerçi dün en önemli takası yazmıştım ama bugün diğerlerine de bir göz atıp nasıl çelişkiler içerdiğine bakıp, yalanları gerçeklerle harmanlayıp, inceden dokundurup kaçacağız...


Acısıyla, tatlısıyla, uçukluğuyla, parasıyla, çartıyla, çurtuyla takaslara bir göz atmaya, ne dersiniz ?

Takas 1
Ronnie Brewer - Grizzlies
2011 1. Tur Draft Hakkı - Jazz


Evet, gecenin en anlamsız takasını gerçekleştiren - sırf maddi kaygılar güdülerek - Kevin O'connor'a sevgilerimizi ileterek başlayalım. Belirttiğim gibi sırf maaş bütçesini düşürmek amacıyla yapılan bu transfer karşılığında Utah saçma sapan bir draft hakkı aldı tıpkı Eric Maynor hamlesinde olduğu gibi. Buna karşın Memphis'i de kutlamak lazım, sene başından beri yaptıkları doğru hamlelerle işi ne kadar ciddiye aldıklarını göstermişlerdi, ki bu takasla da en büyük eksikliklerinden birisini kapatarak play - off'u ne kadar istediklerini gösterdiler. Neydi Memphis'in en büyük eksikliği ? Tabi ki hepinizin tahmin edebileceği gibi bench katkısı. Arada Sam Young'ın saman alevi misali gösterdiği performans ile şenlenen benche, '' şen ola düğün şen ola '' türünde bir oyuncu getirilerek - en azından istikrar bakımından - eksiklik bi bakımdan giderilmiş oldu. Brewer'ın gelmesiyle Mayo ve Gay'in daha çok dinlenme şansına sahip olacağını düşünürsek - tamamen Utah'ta ki performansına göre konuşuyorum - iyi bir transfer oldu. Zannımca bu takas onları New Orleans'ın çok az da olsa önüne atacak(Paul dönünce Hornets toparlanıcak olsa bile).


Takas 2
Darko Milicic - T'wolves
Brian Cardinal - Knicks


Underrated takaslarla devam ediyoruz. Gecenin amiyane tabirle '' hiç bir sikimizde olmayan '' takaslarından bir tanesiydi efenim bu Milicic kazmasının dahil olduğu alışveriş. Sözümona Knicks'te ki dakikalarından memnun olmayan Milicic takasını istemiş bu yüzden takımdan ayrılmış. Yok öyle bir şey tamamem 2010 hayalleri kurularak yapılmış takas. Zaten Brian Cardinal'de pek bir dikkate alınacak oyuncu değil, benim tabirimle '' izlemesi işkence '' türünden bir herif, o yüzden fazla değerlendirmeye gerek olmadan bu hamleyi de berteraf ediyoruz.




Takas 3
John Salmons, 2010 1 tur ve ya 2011, 2012 draftı 2. tur hakkı - Bucks
Hakim Warrick, Joe Alexander - Bulls


Yine maddiyat düşünülerek yapılmış bir takasa göz atacağız fakat daha sonra o gözleri geri alacağız haberiniz olsun(iğrenç bir espriydi kabul ediyorum, bu konuda ertem şener'le yarışabilirim sanırım). Joe Alexander Thailand orjinli malın teki, fazla söze gerek yok, çünkü bir çöp. Hakim Warrick ise Bulls'un yapısına uygun bir basketbolcu, Taj Gibson'ın ilk 5'te ki yerini her an kapabileceğini düşünmekteyim. Her ne kadar Salmons'ın kontratından kurtulmak için yapılsa da Bulls için hayırlı oldu. Hem Filip Murray'i aldılar, yani Salmons'ı aramazlar. Bucks'a gelince, onların n'apmaya çalıştıklarını bir türlü anlayamadım. Elde zaten kısıtlı sayıda uzun varken onlardan en kalitelilerinden birisini kaybettiler. Salmons'a gelince; Redd'in boşluğunu doldurma amacıyla alındığını söylemek lazım, ama bir dakika onun boşluğunu Stackhouse ile doldurmamışlar mıydı ? İşte buradan da anlayacağınız üzere Bucks GM'i Hammond bu takası kafası güzel iken yapmış. Neyse şunu söylemek gerekirse Warrick'in gidişiyle Ersan'ın süreleri artacak ayriyeten Charlie Bell'in de yakında ilk 5'ten kesileceğini söylemek gerekiyor. Yani John Salmons - Brandon Jennings guard ikilisi Bucks'ın değişmezi olacak(vah ki vahh).


Takas 4
Primoz Brezec, Royal Ivey - Bucks
Francisco Elson, Jodie Meeks - 76ers


Bakın kim var burada ? Hammond ve Bucks !!! Kafası güzel iken yaptığı bir transfer daha ! Ne düşünüyor bu adam ? LeBron James'in Bucks'a imza atmasını mı ? Gelecek vadeden Meeks'i gönderirken sene boyunca adeta benche demir atan Ivey'i alarak ne kadar müthiş bir GM olduğunu gösterdi bizlere. Ayrıca Fransisco Elson'ı gönderirken yerine Primoz Brezec beceriksizini  alarakta o anda mariano çektiğini kanıtlar gibiydi. Endişeye mahal yok Bucks başka bir takas daha yapmadı !




Takas 5
Tyrus Thomas - Bobcats
Filip Murray, Acie Law, 1. tur draft hakkı(Bulls'un isteğine göre şekillenecek) - Bulls


Takasın son gününü en bereketli şekilde kemale erdiren takım zannımca Bobcats oldu, vasat oyuncularını gönderirken, karşılığında takıma kendi sistemlerine uyan değerli parçalar kattılar. Tyrus Thomas, deyim yerindeyse Bobcats sistemine cuk oturacak seviyede(oturmayıp da ayakta kalırsa taşlamayın emi beni. Ertem Şener'liğim üstümde bugün), orta mesafe şutu ve Gerald Wallace türünde bir oyuncu olması onun en büyük artıları, ama sorunları da var tabi orjini 3 numara olmasına karşın - 3'lük yüzdesinin iğrenç olması yüzünden - 4 numara pozisyonuna kaydırıldığından dolayı, bazen 3 numara gibi şut denemesinde bulunması en büyük problemi. Bunun yanında egoist ve bencil bir oyuncu olması da onun bir üst seviyeye çıkmasını engelleyen diğer bir faktör. Bulls açısından bakarsak ; onlar içinde Filip Murray önemli, çünkü Salmons'ı takas ettikten sonra bir dış oyuncu eksikliği ortaya çıkmıştı bunu Murray'nin dolduracağına inanıyorum. Salmons'a göre hem daha ekonomik hem de daha istikrarlı ve çok yönlülüğüyle daha kullanışlı. Acie Law ise sezonun '' Evliya Çelebi '' si olma özelliğinde. Bulls kadrosunda '' garbage time '' oyunculuğundan öteye gideceğini sanmıyorum.  




Takas 6
Theo Ratliff - Bobcats
2016 2. Tur Drat Hakkı - Spurs


2016 2. Tur Draft hakkı mı ? Yuh be !!! En absürd takaslardan birisi olma özelliğini taşımakla beraber Bobcats için hayırlı bir takas oldu, en azından play - off için. Fakat elde Mohammed, Diop, Chandler, Ajinca gibi iyi sayılabilecek bir pivot 4'lüsü var iken Ratliff'i almanın manasını anlayamadım, galiba takıma biraz tecrübe kazandırmak için yaptılar.


Takas 7
Nate Robinson, Marcus Landry - Celtics
Eddie House, JR Giddens, Bill Walker - Knicks


Gecenin en sansasyonel takas hamlesi Boston'dan geldi. Nate Robinson'ı alarak herkesin ağzını deyim yerindeyse açık bıraktılar. Nate Robinson'ın gelmesi ile beraber Boston'da bir kaç olay olabilir, o olayları şöyle sıralayabiliriz. 
İşte ihtimal dahilindikiler ;
1- Nate Robinson'ın 2 gün içinde Kevin Garnett tarfından dövülmesi ve Doc Rivers tarafından klüpten atılması kuvvetle ihtimal.
2- İyi bir 6.adam olarak, güzel istatistikler yakalaması da seçenekler dahilinde.


Knicks ise iyi mi yaptı kötü mü yaptı onu tam olarak bilemiyorum. Eddie House'un gitmesine üzüldüm çünkü ; '' The Celtic Idiot '' lakabı boşta kalacak, Knicks camiasına sesleniyorum ; Ey Knicks ahalisi Eddie House - Chris Duhon gibi saplarla sezon sonunun gelmeyeceğini bil ! Bill Walker'dan biraz bahsetmek gerekirse ; NBA'de ki favori oyuncularımdan birisi olma özelliğini taşımakta her ne kadar yetenekleri sınırlı olsa da. Knicks'te tutunamayıp Avrupa'ya gelmesi de ihtimal dahilinde(ulan bu demirören biraz akıllı olsa bu adamı alır). Giddens ve Landry'ye gelince ise NBDL'de başarılar diliyorum onlara.




Takas 8
Kevin Martin, Hilton Armstrong, Jordan Hill, Jared Jeffries, 2011 ve ya 2012 1.tur draft tur hakkı - Rockets
T- Mac, Sergio Rodriguez - Knicks
Carl Landry, Joey Dorsey, Larry Hughes - Kings


NY Knicks sonunda muradına erdi ve T- Mac'i renklerine bağladı(Türkiye'de ki spor gazetelerine döndük). Takası gerçekleştirmek için son günde 40 takla atmaları ve Kings'i paravan olarak kullanmaları takasın gerçekleşmesinde çok büyük etken oldu. Sportif açından ancak Houston ve Kings'i değerlendirebiliriz, çünkü Knicks başka alemlerde takılıyor. Kings, Carl Landry'yi alarak potansiyel MIP ödülünün sahibini kadroya katmış oldu  ve iyi bir pota altı skoreri kazandı. Dorsey'yi alarak da - şayet NBDL'e göndermezlerse - pota altında iyi bir güç kazandı. Hughes'ın dönemi ise eskide kaldı eğer sürpriz bir patlama yapmaz ise - ki bekliyorum ondan bir patlama - gözden kaybolur, emsallerinde olduğu gibi Çin Ligi'ne gider. Takastan en zararlı çıkan takımı ise kanımca Rockets oldu, özellikle Landry'yi kaybetmeleri onlar için kötü oldu, bununla birlikte Hilton Armstrong ve Jeffries gibi kazmaları da alarak kendileri ile çeliştiler. Drew Gooden'ın serbest kalması durumunda, Rockets onun en büyük müşterilerinden biri olacaktır. Jordan Hill ile muhtelemen o boşluğu doldurmaya çalışacaklardır. Kevin Martin ise bana beyhude bir çaba gibi geldi, ama Rockets için önemli değil, onlar için skor yapsında, keza takımda sayı atacak oyuncu kalmadı. Knicks açısından ise hayırlı birkaç olay var onları belirtim ;
1- T- Mac'in gelmesiyle forma ve bilet satışları artacaktır.
2- 2 yarımdan 1 tam olacağına 3 yarımdan 1.5 olsun mahiyetinde Sergio Rodriguez'i aldılar. Rodriguez ilk 5'e yerleşebilir de '' garbage time '' oyuncusu da olabilir. Umarım başarılı olur, çünkü bu son şansı...
3- LeBron için son umutlarını da kullanmış oldular(umarım Lebron gelmez de, mors olurlar).

Perşembe, Şubat 18, 2010

SPEKÜLATİF DEFORMASYON ; LeBron'a Kardeş Geldi...

Antawn Jamison, Sebastian Telfair - CAVS
Zydrunas Ilgauskas, Al Thornton, Brian Skinner, Emir Preldzic, Draft Hakkı(1.tur, Cavs) - Wizards
Drew Gooden - LA Clippers


Uzun zamandan beri konuşulan Antawn Jamison'un Cavs'e geçmesi, sonunda resmiyete döküldü. Özellikle son günlerde Amar'e ile ilgili çıkan takas dedikoduları, Cavs'in Jamison takasını ikinci plana attığı yorumlarına sebep oluyordu. Amar'e'nin de Cavs'e sıcak bakması sebebiyle bu transferin gerçekleşme olasılığı bir an olsun artmış gibiydi, fakat Suns'ın uzlaşmaz tavrı sebebiyle Cavs Amar'e takasını gerçekleştirilemedi. Olaylar böyle gelişince de Cavs GM'i Danny Ferry ilk göz ağrısı Jamison'ı aldı. 




Arenas olayının patlak vermesinin ardından takımı dağıtma yoluna giden Wizards takasın ana takımı olma özelliğini taşıyor. Danaya iki kişi girerler ise paralarının yetmeyeceğini anlayan Wizards ve Cavs, Clippers'ı da ortak yaparak takası noktaladılar. 


Oyuncular açısından bakarsak Cavs Jamison'ı alarak sonunda bir pota altı skorerine kavuşmuş oldu. Bunun yanında Z'yi göndererekte 5 numarada bir sıkıntı yaşamaları ihtimal dahilindeydi, fakat Z'nin Wizards tarafından serbest bırakılacak olması 5 numara sıkıntısının yalnızca 30 gün süreceğinin bir habercisi hem Leon Powe'un da döneceğini düşünürsek 30 günlük sürenin su gibi geçeceği inancındayım. Takasın Cavs adına diğer bir ismi ise Sebastian Telfair oldu. Telfair ilk bakışta bir çöp gibi gözükmekte ama faydalı olabileceği kanaatini gütmekteyim. Son dönemde yaşanan PG sıkıntısına ilaç olabilecek cinsten bir adam olmasa da iyi bir bench oyuncusu olacağını tahmin ediyorum, tabi Von Wafer vari hareketlerde bulunmadığı sürece.



Wizards açısından bakar isek ; tamamen salary capi rahatlatma amacı güdülerek yaptıkları bir takas idi. Özellikle Arenas olayının patlak vermesinden sonra takımı dağıtma kararı alan Wizards yönetimi için iyi bir takas oldu. Antawn Jamison'ın yüklü kontratından kurtulurlarken, Drew Gooden gibi '' keskin sirke küpüne zarar '' tipinden bir oyuncuyu da yollamayı başardılar. Sezon sonu kontratı bitecek olan Z'yi de kadrolarında pek fazla bir süre barındırmalarını beklemiyorum açıkçası.



Clippers'da, Wizards gibi salary cap boşaltma düşüncesiyle bu takasa girme kararı aldı. Camby'yi göndererek ilk dağıtma hamlesini gerçekleştiren ve şu sıralarda koçluk görevlerini Kim Hughes'a devredip GM'liğe konsantre olan Dunleavy'nin ikinci hamlesi oldu. Al Thornton gibi kaliteli bir kısa forveti göndermeleri onlar açısından büyük kayıp oldu, ayriyeten Skinner gibi bir kabiliyetsizden kurtulmaları da iyi oldu. Karşılığında aldıkları Gooden'ın ise serbest bırakılmasını bekliyorum. Yani Gooden için yine gaybana geceler devam ediyor...

Salı, Şubat 16, 2010

Haftanın En Spekülatif Sözü



Bu haftanın en spekülatif sözü Beşiktaş kaptanı İbrahim Üzülmez'den geliyor. İbrahim Üzülmez, Mustafa Denizli'yi övmek için(halk içinde yalakalık deniyor olmalı buna) sağlık sorunlarından bahsediyor ve deyim yerindeyse kendisini ve futbolcu arkadaşlarına tokat gibi inecek bir söz söylüyor. İbrahim Üzülmez takımın son dönemdeki performansından sıkılmış olacak ki ; '' Bizim kılımız dönse top oynamıyoruz, hocamız ameliyat oldu hala sahada. '' diyerek hayır dualarımızı alıyordu. 


İbrahim Üzülmez'e Hatırlatma ; 06/07 sezonu Antalyaspor maçı, kaleye geçebilecek tek bir oyuncu yokken, Murat Şahin'in bir daha futbol oynamama adına tek bacakla kaleyi koruması neydi ? Fedekarlık değil miydi ? Sezon arası aç kalmış aslanlar gibi kaleci arayan yönetimin yüzüne bakmadığı adamın yaptığı fedakarlıktı !!! O maçtan sonra niye böyle açıklamalar yapmadın ? Zor mu geldi ?

Kolanın Gazı Kaçıyor ; Chatman




Beşiktaş Basketbol Takımı'nın son yıllarda bulup oynatabildiği(!) en iyi oyunculardan birisiydi Chatman. El- Amin'in gidişinin ardından oyun kurucu bölgesinde büyük bir boşluk oluşmuştu. Ne Tekel'den alınan Aubrey Reese, ne uzun yıllar euroleague'de forvet(!) olarak forma giyen Dalmau, ne de NBDL'den gelen Brian Chase, Beşiktaş'ın kanayan oyun kurucu yarasına merhem olamamıştı. Geçen sezonun başlarında kadroya dahil edilen Chatman bir umut da olsa heyecanlandırmıştı bizi. Hatta 2 sezon önce gelmiş olsa idi Beşiktaş'ın Uleb Cup'ı almasını sağlayabileceğini inanıyordum, o derece güvenim tamdı ona.


Chatman şuanda Beşiktaş'ın en iyi oyuncusu konumundaydı, özellikle takımı sürüklemesi ve liderlik etmesi onu diğer kısalardan ayırıyordu. Bu senede müthiş bir performans sergiliyordu, Burak Bıyıktay'ın sisteminde ana parça olarak görev yapmakla beraber Engin Atsür'le de iyi bir guard ikilisi oluşturuyorlardı. Tam aranan kan bulundu, önümüzdeki sene bu iskeletin üstüne iyi bir kadro yapılırsa(o biraz zor, bu basketbol şubesi ile) başarılı olunur dediğim bir dönemde,Chatman deyim yerindeyse işi bokluyordu ! Teşekkürler Chatman, teşekkürler yönetim !!!


NOT: NE ZAMAN BİR YABANCI GETİRSELER, YA SAKAT ÇIKIYOR, YA KEŞ, YA DA PARAGÖZ !!! ŞAHSİYETLİ BİR ADAM BULAMIYOR MUSUNUZ KARDEŞİM ?

Cuma, Şubat 12, 2010

Bir Zamanların Smaç Şampiyonları ...

Smaç yarışmasına bir kaç gün kala, eski smaç şampiyonlarına göz atacağız. Kimi yarışmadan sonra uçuşa geçti, kimi ise yerin dibine gidişini hızlandırdı. İşte onlardan bazıları ;


BRENT BARRY
Hiç kuşkusuz smaç şampiyonası tarihinin en önemli figürlerinden birisidir Brent Barry. Tabuları yıkarak, tarihteki ilk ve tek beyaz smaç şampiyonu olmayı başaran Barry, şampiyona sonrası sakatlıklarla boğuştu. Şampiyonaya katıldığı sezon tam 79 maça çıkma başarısını gösteren Barry, şampiyonadan sonraki sezonlarda sakatlık sorunlarıyla cebelleşti. Tüm bu sorunlarla uğraştıktan sonraki 2 sezonu farklı takımlarda geçirdi. 99/00 sezonunda ise daha sonradan 5 sezon forma giyeceği - şuan NBA'in tozlu raflarına karışmış olan - Seattle takımı ile anlaşma sağladı. Kariyerinin en iyi dönemlerini Seattle'da geçirdikten sonra, kariyerinin en verimli dönemlerini geçireceği San Antonio ile anlaştı. Spurs forması ile 4 sezon geçiren ve 1 şampiyonluk yaşayan Barry, kariyerinin son sezonunda ise Rockets forması giyerek bir aile geleneğini gerçekleştirmiş olarak basketbol yaşamına noktayı koydu. 


GERALD GREEN
Bir dönem Von Wafer ile genetik bağları olup olmadığı tartışılıyordu, böyle bir bağları olmamalarına rağmen kaderlerinin aynı doğrultuda gittiğini söyleyebiliriz. Hayvani ölçüde smaçlar yapabilen bir insan olmasının karşılığını smaç şampiyonu olarak aldı. Smaç şampiyonasının ardından kariyerinin deyim yerindeyse içine eden Green, Kevin Garnett takası münasebetiyle Minnesota'nın yolunu tuttu. 3 numara sıkıntısı yaşayan Timberwolves'ta süre almakta zorlanan Green aynı sezon Rockets'a takas oldu. Houston kariyeri 3 dakikayla sınırlı kalan Green, 08/09 sezonunda ise Dallas kadrosunda kendine yer bulmuştu, fakat kendisini Kobe Bryant zannettiğinden dolayı Mavs kariyeri de 38 maç ile sınırlı kaldı. NBA'de bulduğu bu son sanşı da değerlendiremeyen Gerald Green şu sıralarda ise Rusya temsilcisi Lokomotiv Kuban takımında forma giymekte. 



FRED JONES
Bir baltaya sap olamamış NBA oyuncularından birisi olma özelliğini taşıyan Fred Jones 2004 yılında şampiyon olmayı başarmıştı. Şampiyon olduktan sonra dakikalarını belli bir standarta oturtmayı başaran Fred Jones, buna rağmen oyununda pek bir ilerleme kaydedemedi. 4 sezon oynadığı Indiana Pacers'ın ardından deyim yerindeyse Evliya Çelebi'ye dönen Jones sonraki 4 sezonunu 4 farklı takımda geçirdi. Gerald Green gibi antin kuntin basketbol yetenekleriyle NBA'de tutunamayacağını anlayan Jones şuanda ise İtalya takımlarından Biella forması giymekte.


DESMOND MASON
Dünya'da 3'lük atamayan ender 2 numaralardan birisi olma özelliği taşıyan Mason, NBA'e adım attığı günden itibaren o müthiş atletizmi ile insanların gözüne battı. Daha geldiği ilk sezon smaç şampiyonu olan Mason ilerleyen yıllarda kariyerini bir kaç adım ileri götürdü. Bucks formasıyla geçirdiği 3 başarılı sezonun ardından New Orleans'a takas oldu. Hornets'te ilk 5'in değişmez parçalarından biri haline gelen Mason, buna rağmen New Orleans ile kontrat yenilemeyip Bucks ile sözleşme imzaladı. 30'lu yaşlarına geldiğinde eski patlayacılığından eser kalmayan Mason son olarak Sacremento forması giydi. 


JASON RİCHARDSON
Tıpkı Desmond Mason gibi lige adım attığı ilk yılda şampiyon olmayı başaran J - Rich, smaç şampiyonası tarihinde unvanını korumayı başaran iki isimden biri olma özelliğini de taşımakta(diğeri Michael Jordan). Şampiyonanın ardından Golden State'de müthiş bir ivme yakalayan J - Rich inanılmaz istatistikler yakaladı. 06/07 sezonunda ilk kez play off oynamayı başaran Richardson, Warriors'un 8. sıradan gelip 1. Dallas'ı elemesinde büyük bir rol oynadı. Tüm bu başarılı performansına rağmen istediği kontratı alamayınca Bobcats ile sözleşme imzaladı. Bobcats formasıyla adeta bir şutöre dönüşen Richardson arada bir kaç klüp rekorunu da kırmayı ihmal etmedi. Tüm bu başarıların ardından Phoenix'e takas olan Richardson - her ne kadar son zamanlarda performansı düşse de - iyi performansını burada da devam ettirmekte.



Perşembe, Şubat 11, 2010

Dream Team geliyor uleyn !




Özellikle son yıllarda ''çakma dream team'' ismiyle anılan ABD milli basketbol takımının Türkiye'ye de bir çakma takım getireceği endişesi içindeydim ki kadro açıklanana kadar. 2008 takımından pek bir eksiği olmayan bu kadro Dream Team geleneğini sürdürebilecektir. Maçları evimin 500 metre yakınında oynayacak ABD milli takımının kadrosu şöyle ;


Kobe Bryant, LeBron James, Carmelo Anthony, Carlos Boozer, Chris Bosh, Dwight Howard, Chris Paul, Dwyane Wade, Deron Williams, Lamar Odom, Amare Stoudemire, LaMarcus Aldridge, Chauncey Billups, Kevin Durant, Rudy Gay, Eric Gordon, Danny Granger, Andre Iguodala, Al Jefferson, David Lee, Brook Lopez, Kevin Love, O.J. Mayo, Kendrick Perkins, Derrick Rose, Gerald Wallace ve Russell Westbrook.

Pazartesi, Şubat 08, 2010

Haftanın En Spekülatif Sözü



Bu haftanın en spekülatif sözü İsmail Şenol'dan geliyor. NBA'de pazar sabahı oynanan Heat - Bulls maçını anlatma gayretinde olan İsmail Şenol, maç içerisinde gelişen bir pozisyon sonrası, yaptığı yanlış değerlendirme ile aramızda. Pozisyonu anlatalım dilerseniz ilk önce ; Miami Heat hücuma kalkmışken topu kaybediyor ve top tam dışarı çıkacakken hakeme çarpıyor, tam o sırada da Miami koçu Eric Spoelstra ayağını kaldırıyor. Tüm bu olaylar gelişirken İsmail Şenol ; ''Spoelstra topa ayağıyla vurdu'' diye ısrar ederken, hava atışını görünce deyim yerindeyse mors oluyordu. Haftanın en spekülatif sözü için bize malzeme veren İsmail Şenol'a teşekkür edip postu sonlandıralım.

Kavram Karmaşası : Atletik Forvet

 
Kazma forvet tabirinin kibarca söyleniş şeklidir. Kısa forvetlerin yaptıkları kazmalıklardan(bu kazmalık genelde 3'lük yüzdesinin %10 civarlarında olmasıdır.) dolayı 4 numaraya kaydırıldıklarında aldıkları işimdir. Kendi takımlarına eşleşme sıkıntısı yaşatırlarken, 3 numarada ki üçlük yüzdelerini 4 numaraya taşıdıkları da görülmüştür. Egoları oldukça yüksektir, hayvani ölçüde smaçlar basabilmektedirler.

Günümüzdeki önemli atletik forvetler ;
  • Josh Smith
  • Tyrus Thomas
  • Michael Beasley
  • Hakeem Warrick