1) Yılmaz Vural'ın dediğine göre Müslüman olmalı. Gerektiği yerde kitaba el bastıracak ya. Bu da Arap, Mağrip ve ya Fars ülkelerinden birisinin vatandaşı olma ihtimalini yükseltiyor.
2) Federasyon, TBMM'ye önerge vererek 1. Murat döneminde uygulanmış olan devşirme sisteminin geri getirilmesini istemeli. Böylece gelecek hocanın Türk yapılmasının kolaylaştırılması. Ayriyetten Türkçe öğretilmemesine rağmen Daum gibi gözümüzü boyamak için Milli Marşımızı okumalı.
3) Yine Yılmaz Vural'ın dediğine göre şanslı olmalı. Hani bu kura çekme meselesi var ya.
4) Sadakat ve vicdan gibi insani duygulardan yoksun olmalı ve ya en azından bir süreliğine yoksun bırakılmalı. Hani yabancı hoca getirmek, 14.000 Türk antrenöre ihanet olacak ya.
5) Tolunay Kafkas'ın dediğine göre ; Ütopyalı olmalı. Bu da gelecek teknik direktörün SELENA adlı televizyon dizisinde oynamış olma ihtimalini güçlendiriyor.
6) Bülent Uygun gibi medyaya haddinden fazla konuşmalı ki oyuncuların psikolojilerini koruyabilmeli.
7) Ünlü bir oyuncuyu meçhul bir problemden dolayı kadroya almamalı, ama bu meçhul problemin sebebi ; taktik sorunu ve ya soyunma odası esprileri olmamalı, yeni bir sebep bulunmalı !
8) Yabancı bir basın mensubunun sorusuna onun dilinde cevap vermeli ki basında bu dalga konusu olsun. Örneğin ; İlhan Mansız'ın hala milli takıma alındığını sanan bir Japon medya mensubunun sorusuna onun dilinde cevap vermesi gibi.
9) Ünlü bir gazetecinin eleştirisini beğenmiyerek, onu telefonla aramalı ve olmayan Türkçe'siyle medya mensubuna küfürler savurmalı !
10) Kendisine hoca ve ya koç denilmemesine alışmalı. Örneğin ; Fatih Terim'e Fatih Hoca denilirken, atıyorum Trapattoni gelirse kendisine Trapattoni hoca ve ya koç denilmeyeceğini bilmeli. Ünvansız, kuru bir Trappatoni ile yetinmeyi bilmeli ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder