Cumartesi, Kasım 21, 2009

Road to 2010...Yaşanmayanların Yaşandığı Yer ...Kardeş Kavgası... (Kuzey Kore)


Kuzey Kore : Bu yazıyı yazmamın amacı biraz siyasi. Zaten Kuzey Kore yazısı
yazacaksanız siyasetten uzak durmanız düşünülemez. Yıllarca batı tarafından Sovyetler Birliği'nin
uşağı olarak görülen , itilmiş , dışlanmış bir ülke Kuzey Kore. Her ne kadar son yıllarda biraz sıcak
ilişkiler kurulsa da hala bu durum devam etmekte.
Gerek sahip olduğu nükleer güç , gerek içinde bulunduğu komünist rejim sayesinde batılı
devletlerin hala bir tehdit unsuru olarak gördüğü Kuzey Kore dünya kupasına katılarak hepimizi
şaşırttı... Kadro kalitesi olarak aynı grupta bulunduğu hiçbir takımdan üstün olarak görülmüyordu
Kuzey Kore. İran, Suudi Arabistan ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri'ni geride bırakarak düşman
kardeşi ile birlikte dünya kupasının yolunu tuttu. Kadroları hakikaten vasat. Grup maçlarına
çağırılan oyunculardan sadece 5 tanesini yurt dışında oynuyor. Bunların iki tanesi Avrupa'da top
koşturmakta. Hong Yong- Jo kadroda en göze çarpan isim. Rusya'nın Rostov takımında oynayan
Yong- Jo 11 milli maçta 9 gol atarak buranın patronu benim mesajını veriyor(Kılavuzu karga
olanın ..... neyse). Grup maçlarında 7 gol attılar ve bunların hepsi farklı oyuncular tarafından
atılımış yani grup maçlarında göze çarpan ve ya sivrilen bir oyuncu yok en azından istatistik
kağıdında. Yine istatistik kağıdına bakınca goller forvetler yerine defans oyuncularından
gelmiş. Birkaç örnek vermek gerekirse ; An Chol- Hyok 7 maçta 10 golü var. Ryang Yong-Gi
5 maçta 4 golü var. Pak Chol- Min 2 maçta 3 golü var. Yi Jun- Nam'ın ise 31 maçta 7 golü var.
Bugüne kadar sadece 1966 dünya kupasına katılmış olan Kuzey Kore , bu turnuvada İtalya'yı
gerisinde bırakıp grup ikincisi olmuştu. Böylece 2.tura adım atan ilk Asya takımı olmuştular.
2.turda karşılarında Eusebio'lu güçlü Portekiz vardı.Karşılaşmada 3-0 öne geçmelerine rağmen
maçı 5-3 kaybederek kupaya veda etmişlerdi. Daha sonra Kuzey Kore'nin bu başarısı
İngiliz yönetmen Daniel Gordon tarafından belgesel haline getirilmiştir.The Game of Their Lives
adlı belgeselde 1966 Dünya Kupasına katılan takımın hayatta kalan üyeleriyle yapılan röpörtajlar
yer almaktadır.Dünya Kupasında pek şans vermediğim takımlardan birisi fakat dünya kupası
yaşanmayanların yaşandığı yer olduğu için her türlü sürprize açık...




Cuma, Kasım 20, 2009

Road to 2010...Yaşanmayanların Yaşandığı Yer ... (Slovakya - Slovenya)



Samir Handanovic
Slovenya : İlk defa dünya kupasına 2002 yılında katılıp ilk turda elenen Slovenya bu şansı bir kere daha yakaladı ve deyim yerindeyse turnayı gözünden vurdu.Rusya gibi bir takımı eleyerek dünya kupası biletini kaptılar.Slovenya hakkında internette yerli bir kaynak bulmak imkansız neredeyse.Neyse geçelim kadrolarına.Kadroda göze çarpan ilk isim ''Samir Handanovic''.Udinese formasını başarıyla terleten Handanovic milli takımda da aynı performansını sergilemekte.Kadroda göze çarpan bir diğer futbolcu ise İnter'de oynayan Rene Krhin.2007 yılında Maribor'dan İnter'e transfer oldu. Büyük ihtimalle 2010 kadrosunda olacak , en azından ben o gözle bakıyorum. Mourinho bu sene onu 3 defa oynattı. Hücüma dönük orta saha oynayan Krhin 1.89 olan boyu ile gözümüze çarpıyor.Hücümda ise en büyük kozları hiç kuşkusuz Novakovic olacak.Bugüne kadar 36 milli maçta 13 gol atarak iyi bir yüzde yakalamış durumda. Köln'ünde kaptanlığını yapan Novakovic grup maçlarında 5 gol atarak takımının en golcü ismi olmuştu.Diğer göze çarpan isimlerden birisi ise Auxerre forması giyen ''Valter Birsa''. 3 senedir Fransa'da forma giyen Birsa'nın gol yüzdesi pek iyi değil.Fakat oyuna katkısı , getirdiği enerji ile takıma büyük güç katmakta. Forvette Novakovic'in en büyük destekçisi olacak. 2010'a gidecek en süpriz takımlarından birisi olacakları kesin...





Marek Hamsik

Slovakya : 2010 dünya kupasına katılacak diğer bir sürpriz takım ise Slovakya. Slovenya ile aynı grupta yer almışlardı bunuda hatırlatalım. Çekoslovakya günlerinden sonra ilk defa dünya kupasına katılacaklar. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovenya'yı geride bırakarak grubu sürpriz bir şekilde lider bitirdiler. Kadroya baktığımız zaman gözümüze çarpan iki isim var. Ankaragücülü ''Stefan Senecky'' ve Beşiktaş'lı ''Filip Holosko''. Genelde genç oyunculardan kurulu olan Slovakya'nın kaptanlığını yine genç bir isim olan ''Marek Hamsik'' yapıyor. 22 yaşındaki Hamsik'in yaz döneminde adı İnter'le anılıyordu. Napoli'nin kuşkusuz en büyük yıldızlarından birisi olan Hamsik hem ön libero hem de hücüma dönük orta saha olarak oynayabiliyor. Şu an 7 golle takımının en golcü ismi ve Seri A' da gol krallığında ikinci sırada bulunmakta. Kadroda gözümüze çarpan diğer bir oyuncu ise '' Stanislav Sestak '' .6 golle takımının elemelerdeki en golcü ismiydi. Bundesliga'da Bochum formasını giyen Sestak 1.80 boyunda. Çok hızlı bir oyuncu olması gözümüze çarpan ilk özelliği. Forvet oynayabilmesinin yanı sıra kanatlarda da görev alabiliyor. Kadronun diğer önemli parçaları ise , Twente'de kiralık olarak oynayan Stoch , Manchester City'de oynayan, teknik direktör Vladimir Weiss'in oğlu Jr. Viladimir Weiss, Liverpool'lu Skrtel , Lille formasını giyen forvet Robert Vittek , 33 yaşın tecrübesi Mainz'lı milli formayı 95 kez giyen Karhan , West Bromwich'li Marek Cech ve daha niceleri. Kadrosundaki kaliteli ve genç oyuncularıyla dünya kupasında iyi işler yapacaklarına inanıyorum...

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle....



Pazar, Kasım 15, 2009

Guiza vs. Forlan


Daniel Guiza...Türkiye'de gerekli gereksiz bütün herkesin pardon herkes dedim futbol
alimlerinin eleştirdiği topçu(golcü) ,eski La Liga gol kralı.Kısacası bizim basının tabiriyle 14 milyon
€'luk çamaşır makinesi(bide aldığı maaş var onla 27 milyon € oluyor :p).
Diego Forlan...Manchester United, Villareal ve Atletico Madrid gibi iyi takımlarda top
koşturmuş, Guiza'dan sonraki La Liga gol kralı,altın ayakkabı sahibi golcü.
Şimdi bana bu iki adamı bu yazıda buluşturmamın sebebini soracaksınız.Rivayete göre
Atletico Madrid, Aguero'yu astronomik bir rakama Chelsea'ye satacak.Onun yerinede bizim çama..
pardon Guiza'yı alacak.Yani yakında takım arkadaşları olucaklar ne güzel demi.Acaba Forlan bizim
ülkede futbol oynuyor olsaydı nasıl lakaplar takılırdı çok merak ediyorum.Alltaki videoda da
görüldüğü üzere bizim Guiza'dan pek farkı yok demi hatta fazlası var gibi duruyor(xD).
Tekrar konuya dönersek.Asıl gelmek istediğim konu ise gol kaçırmanın(ister boş kaleye ister karşı
karşıya)hiçbir öneminin olmadığını anlatmak, en azından uzun vadede.Alttaki Forlan örneği gibi
bir dönem herkesin ''kazma'' olarak nitelenderdiği Forlan , Villarealdeki çıkışıyla herkesi kendine
hayran bırakıp Atletico'ya transfer oldu ve Madrid temsilcisinde Villarealde yakaladığı çıkışınında
üstüne çıkarak La liga ve Avrupa gol kralı oldu.Şimdi Forlan herkes tarafından kabul edilmiş
kalbur üstü bir golcü (Yani ''kazma''lığından eser kalmadı).Şimdi bizim futbol alimleri kalkıp
''şu çamaşır makinesini nasıl istiyorlar ?'' diye serzenişerde bulunuyorlar.İşte bu noktada Forlan
örneği devreye giriyor ve tabikide Guiza'nın yetenekleri.Guiza'nın burdan transfer olması için
ismi bile yeter.İnşallah Guiza ülkemizden gitmez zira onun kalitesinde şuan Türkiye'de fazla
oyuncu yok...


İşte o video :






Brandon Jennigs (are you kidding me ?)


NBA'e ilk geldiği zaman şımarık ve ukala gözüyle bakıyordum bu çocuğa fakat gün geçtikçe
ona ısınmaya başladım.Artık potansiyelli bir oyuncu olduğuna inanıyorum. Çünkü bir insanın bir
maçta 55 sayı atması tesadüf vs. şeylere açıklanacak bi durum değil.Geçen seneyi AJ Milano'da
geçirerek kolej oyuncuları arasında yeni bir çığır açtı(en azından şu anki performansıyla).
Şuta kalktığı zaman insan topun gireceğini inanıyor(öyle bir oyuncu).Çok rahat adam geçiyor.
Boş kaldığı zaman şutu teredütsüz potaya yolluyor.Tüm bunların yanında kötü bir yanıda var.
Asist sayısının azlğı. 5 asist ortalamayla oynuyor.Ki bu bir felaket.Eğer oyunun bu kısmınıda
geliştirirse iyi yerlere gelicektir...


Trapattoni vs. Domenech


Başlığa bakarsanız orada bir Otto Rehhagel'in olmadığını fark edersiniz.Savunmanın karanlık yönleriyle bizleri selamlayan iki teknik direktörün karşılasması.Hemen yazıya başlamadan önce söyleyeyim. Şu ''adidas''ın yeni formalarını hiç beğenmedim.Herkes bodyci çocuk olmuş.He bide formanın arkasındaki ''X'' işareti var.Merak ediyorum oyuncu isimleri nasıl yazılacak o parlak ''X'' in üzerine. Neyse maça dönelim. Domenech'in grup maçlarının sonlarına doğru keşfettiği hücüm sistemi(henry,anelka,gignac,benzema.... gibi isimlerin olduğu takımda defans oynatma olayından vazgeçtiği için ona plaket verme gereği hissediyorum nedense...) iyi işliyor. En azından pozisyon zenginliği katıyor takıma.Dün Gignac ve Gourcuff çok kötüydü.Öyle ki Gourcuff bir ara topları taça vurmaya başlamıştı.Fransa'nın maçtaki en iyi oyuncusu kuşkusuz Nicolas Anelka idi.Bütün herşeyi yaptı futbol adına.İrlanda tarafında ise Duff eski günlerinden bir kaç kare sundu bizlere.Özellikle topu ayağına aldığı zaman adamın klasını görebiliyorsun.İrlanda televizyonu maçın adamını Kevin Doyle olarak belirledi.Bütün topları ezen bir adam nasıl maçın adamı olabiliyorsa...
Fransa'nın 2.yarıda sahada bulunan kadrosuna bakınca ''Alou Diarra'' dışında herkesin kanat oynayabildiğini görüyoruz.(Lloris'i saymıyorum)
1.Sagna (zaten kanat oyuncusu)
2.Gallas (solbek oynayabiliyor)
3.Abidal (Barça'nın solbeki milli takımın stoperi :p)
4.Evra (kanat oyuncusu)
5.Lass (sağbek oynayabiliyor)
6.Anelka (forvet olmasına rağmen sağ kanat oynayabiliyor)
7.Henry (forvet oğlu forvet olmasına rağmen sol kanat oynayabiliyor)
8.Gourcuff (her iki kanattada görev alabiliyor)
9.Gignac (domenech bi ara onu sağ kanat olarak bile kullanıyordu)

Cumartesi, Kasım 14, 2009

Yorum Yok...


Ülkemizde ilk amerikan güreşi furyası Flash Tv'nin 98 yılı WCW şovlarını göstermesiyle başladı.
Özellikle anlatıcıların salak salak konuşmalarıyla rezil ettiği program büyük beğeni toplamıştı. O zamanın büyük fenomenleri vardı.Bunlar Goldberg, Kevin Nash namıdiyar BiG SeXY , Madusa gibi isimlerdi. Şimdilerde ise yine bu furyanın içindeymişiz gibi gözüküyor. Özellikle Fox ve eurosportta yayınlanan programlar büyük beğeni topluyor.Kısa zamanda ülkemizde kendi fenomenlerini yaratmış bulunmaktalar.Şimdinin yıldızları ise ReY Mysterio , Jeff Hardy , Big Show ve Undertaker. Üstte gördüğünüz formaya gelelim. Bir forma üreticisinin internet sitesinde gördüğüm '' Undertaker forması''.İşte bu insanların bu konuda ne kadar manyaklaştığını gösteriyor.... YUH ULAN :)

LeBron önümüzdeki sene ''23'' olmayacak...

Önümüzdeki sene MJ'e saygısından dolayı 23 numaralı formasını asacağını söyleyen LeBron James.Tamam Jordan gelmiş geçmiş en iyi topçu fakat ''23'' Kingede yakışıyordu. MJ LeBron'u kararından geri döndür.....