Pazar, Haziran 27, 2010

Hedo, Orlando Magic Yolunda !



Geçen yazın en büyük tartışma konularından birisiydi, Hidayet... 


Orlando'nun istediği kontratı vermemesi ve akabinde Toronto'ya imza atması büyük tartışmalara sebebiyet vermişti. Tabi bunların arasında bir de Portland'a gidip imza atmama durumu da vardı, neyse geçelim konumuza.


Hatırlayacağınız üzere Hidayet medya aracılığıyla takasını istemişti, kendisine haksızlık yapıldığını ve takımın başarısızlığının bahane edilerek kendisinin taraftarın önüne bir kurban olarak sunulmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti geçen günlerde. 


Hidayet'in Toronto'ya gitmesini yadırgayan birisi olarak ; açıkçası ayrılma isteği beni memnun etmişti. Çünkü Toronto yumuşak bir takımdı ve doğruyu söylemek gerekirse de zayıf bir kadroya sahipti. Tüm bunların yanına Hidayet'in doğru kullanılmaması ve yaşadığı haksızlıklar da eklenince Hidayet'in takasını istemesine pek şaşırmadım.


Takas dedikoduları ilk olarak Sacremento ile alakalı olarak ayyuka çıkmıştı... Açıkçası Hidayet'in Sacremento için uygun bir oyuncu olduğunu düşünüyorum fakat Sacremento'nun batı konferansında yer alması başarı konusunda biraz endişelenmeme sebep oluyordu. Tamam, Tyreke Evans gibi bir süper yıldız adayı var kadrosunda, Kings'in. Ama başarıya ulaşmaları biraz süre alabilir, Hidayet'in de artık yaşlandığını düşünürsek - eğer başarılı olmak istiyorsa - bu opsiyon biraz devre dışı kalıyordu, fakat şunu da söylemek gerek ; eğer Hedo Kings'e giderse sevinirim onun adına, çünkü en azından savaşan bir takıma gitmiş olur...


Hedo ile ilgili diğer bir takas söylentisi ise Orlando ile alakalı, hatta buna söylenti demek yanlış olur , çünkü görüşmeler başlamış ! Görüşmeler başlamış başlayacağına da şuan için atılan somut bir adım yokmuş takip ettiğim kadarıyla. 


Otis Smith'in geçen sene Hedo için söyledikleri hala akıllardadır. Baya baya Hedo'nun kötü bir oyuncu olduğunu ima etmişti, tüm bunların yanına bir de Hedo'nun Orlando'da ki maçta yuhalanması da eklenince, Florida yolunun Hedo için daha dikenli bir hal aldığını söylemek mümkün. Umarım kendisi için hayırlı olan tercihi yapar da başarılı olur Hedo !

Pazar, Haziran 13, 2010

Quaresma Beşiktaş'ta...


Transferi için uzun uğraş verilen Ricardo Quaresma namı diyar Q7 sonunda Beşiktaş'ta. Kendisine ve klübü Inter'e ne kadar para bayılacağımız şuan için belli değil, ama yakında o da netlik kazanır, ne diyelim hayırlı olsun...

Cuma, Haziran 11, 2010

Güney Afrika ve Dünya Kupası...



Güney Afrika
için tahminlerimi yazmadan önce Mandela'nın torunu için 2 satırlık saygı duruşunda bulunuyorum...(haa ?)



Satırlarımızı boş bıraktıktan sonra ; Güney Afrika için görüşlerimi belirtebilirim.

Güney Afrika'nın uluslararası arenada iki büyük topçusu vardır, bunlar hepinizin tahmin edebileceği gibi ; Steven Pienaar ve Benni McCarthy. McCarthy, Parreira'nın sürpriz bir şekilde kadro dışı bıraktığı bir isim. Her ne kadar sezonu pek verimli geçirmese de bu dünya kupasında oynamayı hak ediyordu. Özellikle Güney Afrika'nın forvet hattına baktığımızda bunu gayet net bir şekilde görebiliyoruz. Şuan için forvetteki en etkili eleman Mphella gibi gözüküyor - ki onunda ne kadar yeterli olduğu tartışılır- . Onun yedeği ise Bernard Parker olacak. Parker tam bir süzük ! Konfederasyon Kupasında gösterdiği performansla kafama kazındı kendisi, belki bir kısmınız hatırlar kendi takımının gol atmasını engellemişti dangalak. Şaka bir tarafa forvet hattı yetersiz Güney Afrika'nın, bu yüzden gol bölgesinde çok tehlikeli bir takım değiller en azından gruptaki takımlara oranla. 

Orta  sahası ise ortalama oyunculardan kurulu. Orada farkı yaratacak oyuncu ise Everton'lı Pienaar. Uluslararası tecrübesi hat safhada olan Pieanaar takıma liderlik edecek oyuncu olacak. Özellikle takımı ileri taşıması ve Mphella'yı beslemesi bekleniyor ondan. Peki herşey iyi güzelde bunları gerçekleştirebilecek mi ? Pienaar'ın geçmişine baktığımız zaman hiç bir zaman oynadığı takımın en büyük oyuncusu konumunda olmadı, - bu açıdan McCarthy'nin alınması önemliydi - bu onun en büyük handikapı olacak gibi gözüküyor. Fakat diğer taraftan bakıldığında ise ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğu ortaya çıkıyor, bu yeteneklerini liderlik vasıflarını ortaya çıkaracak şekilde kullanabilirse ne ala, ama yapamazsa Güney Afrika'nın işi çok zor...

Defansı ise idare eder kıvamında Güney Afrika'nın. Aaron Mokoena defansın en kaliteli oyuncusu olarak göze çarpmakta, hem sağbek hem stoper mevkiilerinde görev alabiliyor. Bu turnuvada büyük ihtimalle sağbek oynayacak olan Mokoena İngiltere Premier Ligi'nin önemli savunmacıları arasında. Defansın diğer isimleri ise Mokoena'ya oranla kalibresi düşük oyunculardan oluşuyor, ama kimse yanılmasın çünkü Parreira'nın varlığı takımın defansif gücünü bir üst seviyeye çıkarmış durumda.


Çarşamba, Haziran 02, 2010

Mustafa Denizli'nin Arkasından Beyaz Mendil Sallamak !



Beyaz mendil sallamak, özellikle İspanya'da modadır. Genellikle istenmeyen teknik direktörlere sallanır, Real Madrid taraftarının favori hareketlerinden birisidir...


Tabiki Mustafa Denizli'nin arkasından mendil sallanmadı, aslına bakarsanız en ufak bir protesto bile yapılmadı ! Ama sanırsam protesto etmemek içten içe taraftarı yiyip bitiriyordu, bunu şimdi daha iyi anlıyorum...


Gençleri ve kendisine karşı yalakalık yapmayanları tasfiye etmesi zaten onu antipatik yapıyordu benim gözümde. 4/3/3 te ki ısrarı ve üç ön libero ile oynama takıntısı da taraftarın hoşnut olmadığı hareketleri arasındaydı... Arkasından konuşmak gibi oluyor ama napalım, eteklerimizdeki taşları döküyoruz.


Olumlu davranışları da vardı, ki bu davranışlar onun gitmemesinde en büyük faktörlerinden birisiydi. Takımı motive etmesi ve yine takımın her maç müthiş mücadele göstermesi onun büyük artılarındandı... Ancak bu mücadele, güzel oyundan uzaklaşınca taraftarında sabrı kalmıyordu pek. Toplu olarak protesto edilmese bile taraftarlar arasında bunun sohbeti çok oluyordu !


Artık gitti Mustafa Denizli... Oynattığı oyunu beğenmesem de başarılı iki sezon geçirmiştir Mustafa Hoca, bunu kimse inkar edemez... Gerek sağlık sorunları gerek de takımın durumu ayrılmasında en büyük etkenlerdendi. Yerine gelmesi beklenen isim ise Schuster...


Bernd Schuster ; Getafe'de başarılı olmuş, Real Madrid'de de pek beklenilen düzeye çıkamamıştı. Her şeyden önce Schuster ; dürüst bir adam... Zaten bu dürüstlüğü sebebi ile Real'den kovulmuştu, Beşiktaş'ta da bu dürüstlüğü sürdürürse akıbetinin aynı olacağı kesin... Çünkü bizim ülkemizde de İspanya'da olduğu gibi '' doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar '' mantığı egemen. Ayriyeten büyük bir ismi olduğu için ondan beklenilen şeyler üst düzeyde. Rijkaard, Del Bosque ve Arogones örneklerinde de olduğu gibi bu baskıyı kaldırrp kaldırmayacağı soru işareti olarak kalacak... Umarım sözleşmesinin bitimine kadar kalır da büyük bir tazminat ödenmez zaat-ı muhtereme...



Sergen Yalçın Sarıyerspor'da...



Mehmet Ekşi'nin de teknik direktörlüğünü üstlendiği Sarıyerspor bugün Sergen Yalçın ile sportif direktör olması konusunda anlaştı...

Kısa bir süre önce Beşiktaş A2 takımının teknik direktörlüğünü bırakan Sergen Yalçın böylelikle yöneticiliğe adım atmış oldu, bakalım ne gibi radikal değişiklikler yapacak !.. 

Sergen Yalçın'a yeni görevinde başarılar dileriz...(:p)