Pazar, Eylül 12, 2010

Bir Rüyaydı Gerçek Oldu !




'' Amerika'yı saymazsak dünya şampiyonu biziz '' dedi maçtan sonra Tanjevic, olaya farklı açılardan bakmak için bizlere bir pencere açtı. Her şeyin üstünde tutulan bayrağın finalde dalgalanması... Gerçekten müthiş bir duyguydu, rüyalarımızın gerçek olduğunu bilmek... Ne diyeyim her şeyiyle müthiş ötesi duygulardı bunlar.


2001 Avrupa Şampiyonası öncesinde parklarda basketbol oynayan bi' çocuğun rüyasıydı final ! Çocuk aklı işte ; hep ABD'nin karşımızda olmasını isterdim. O zamanlar bir iki tane Amerika'lı oyuncu biliyorum zaten ; güya Michael Jordan, Kareem Abdul-Jabbar'a karşı üstünlük sağlayacaktık. Çocukların hayal dünyası geniştir derler ya hakikaten öyle, büyüdükçe bu ihtimal bana saçma sapan gelmeye başlayacaktı. Dillerde 12 Dev Adam şarkıları suratlarda oyuncuların maskeleriyle o şampiyonayı 2. olarak tamamlıyorduk, garip duygular içine girmiştim işte o günlerde. Düşlediğim final geliyor muydu yoksa ? Bekledim sürekli o çocuğun hayalinin gerçek olmasını ; 2002'de olmamıştı Machado gafil avlamıştı son saniyede bizi. 2006'da ise yaklaşmıştık ama orada da nefesimiz yetmemişti... 


Derken yıl 2010 oldu, o çocuk büyüdükçe büyüdü, serpildi ve daha realist olmaya başladı. Turnuva öncesi o çocuğa sorsaydınız ; '' milli takım turnuvada napar ? '' diye, cevabı mutlaka final olurdu, dedim ya işte çocuk aklı. Fakat o soru o çocuğun büyüyüp serpilen versiyonuna sorulsa cevabı ; '' çeyrek final felan '' olurdu, inanmak isterdi o da final oynayacağına takımının ama bunu yapamazdı çünkü o artık bir realist olmuştu... İşte bu takım o realisti yani beni mors eden takım oldu, çocukluğumun hayalini gerçekleştirerek bana müthiş bir ilham verdiler. Evet, evet ilham verdiler, bu başarı sadece sportif olarak kullanılmamalı, her alanda faydalanılmalı. Azmin, çalışmanın, inanmışlığın zaferi bu... Belki kazanamadık kupayı ama olsun bunun getirisine bakmamız gerek.


Bu turnuvada ki başarının bize getirilerini gözlerimle görmekten mutluluk duyuyorum. Diyecekseniz ki bu getiriler neler ? Her şeyden önce bizi futbolun hegemonyasından kurtardılar, bu spor kültürümüzün gelişmesi açısından güzel bir haber. Spor kültürü demişken ; küçük çocuklara basketbolu sevdirdiler. Küçük kardeşim ve kuzenim evde ki ufak basketbol potasına atışlarda bulunurken millilerin isimlerini sayıklıyorlar, bu bizim için müthiş, çünkü artık her küçük yaşta ki çocuğa '' ne olmak istiyorsun '' diye sorulduğunda futbolcu  demeyecekler, artık basketbolcu olmak istiyorum diyecekler. Basketbolla uzaktan yakından alakası olmayan insanların bu sporu sevmesini sağladı şampiyona : Facebook, twiter vb. sosyal paylaşım ağlarını bu insanların, milli takıma ve basketbola karşı olan övgü dolu sözleri meşgul etti hep. Fakat bu getirileri artılara çevirmek bizlere düşüyor, artık basketbol maçları boş salonlara karşı oynanmamalı. Futbolda hangi takımı tutarsa tutsun her basketbolseverin Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen'in Euroleague maçlarına gitmesi gerekli. Aaa o Fenerbahçe tu kaka dememek lazım sonuçta basketbol başka futbol başka. Aynı durum Efes içinde geçerli, muhafazakar kesim ve Fenerbahçeliler tarafından dışlanmamalı, ne demişler basketbol kardeşliktir(bunu bi' reklamdan çaldım, itiraf ediyorum).




Bu turnuvanın bizim için bazı şeyleri düşünmek adına bir fırsat olacağını da varsayıyorum. Şunu kabul etmeliyiz ki bazı oyuncularımız yaşlandı ve ileride ki turnuvalarda oynayamayacaklar. 78/79 jenarasyonundan olan ; Hidayet Türkoğlu, Ömer Onan, Kerem Gönlüm, Mehmet Okur, Kerem Tunçeri gibi takımın önemli isimleri yavaş yavaş sahneden çekiliyor. Bu oyuncuların yerine koyacak yetenekte adamlarımız var mı peki ? Yetenek açısından var ama mental açıdan var mı bilemiyorum. Halihazırda önümüzde ; Cenk Akyol, Birkan Batuk, Enes Kanter, Furkan Aldemir, Ersan İlyasova, Oğuz Savaş, Semih Erden, Ömer Aşık, Sinan Güler, vs. gibi oyuncular var. Bunların göstereceği gelişim çok önemli. İçlerinden ; Oğuz, Semih, Ömer, Ersan, Sinan ve Cenk milli takımın değişmez isimlerinden ama bu oyuculardan beklentiler daha üst düzeydeydi. İçlerinde beklentilere cevap veren belki de tek isim ; Ersan oldu. Onun dışında ne Sinan ne de Cenk hala istenen seviyeye çıkamadılar. Ömer, Oğuz ve Semih için ise hala beklemedeyiz... Bunların yanında genç milli takımlarda harikalar yaratan fakat az önce de bahsettiğim mental gelişmeyi gösteremeyen oyuncularda var tabi. Örneğin geçtiğimiz Avrupa Şampiyonasında milli takım kadrosunda bulunan Barış Hersek. Şu an ortalarda yok Barış, onun hem Efes'den hem de milli takımlardan takım arkadaşı Bora Hun Paçun'da yok piyasada. Umarım bu oyuncular gerekli mental gelişmeyi göstererek milli takımın değişmez isimlerinden olurlar, çünkü hakikaten buna ihtiyacımız var.




Bir iki paragraf üstte dedim ya ; '' Basketbolla uzaktan yakından alakası olmayanların bu sporu sevmesini sağladı şampiyona '' diye. Şu fotoğrafta ki insan için geçerli değil o söz. Bu tamamen milliyetçi faşizan duygularla hareket eden bir adamın manyaklığı. Parası olduğu için her şeye ulaşabileceğini sanan bir denyonun fotoğrafı bu. Umarım bu ve bunun gibi dangalaklar basketbol parkelerinden uzak durur...


NOT : EY KENDİNİ ZENGİN SANAN ŞAHIS ! O KÜFREDİP BAĞIRDIĞIN ADAM SENİ SATIN ALIR BE !

Hiç yorum yok: