Pazar, Ağustos 22, 2010

Beşiktaşlı Duruşu ?


Matias Emilio Delgado...

Beşiktaş yönetiminin ; '' alın size yıldız '' diyip önümüze attığı oyunculardan birisiydi kendisi. Hiç bir zaman ama hiç bir zaman beklentilerimiz karşılayamadı ? En azından biz öyle düşündük. Peki biz Delagado'nun beklentilerini karşılayabildik mi ?

Seyircinin bayılacağı türden bir insandı Delgado, evet futbolcudan öte birisiydi, herkes severdi onu ! Hiçbir zaman tribün yalakası olmadı bazıları gibi, ama dedim ya herkes severdi Delgado'yu...

Daha ilk geldiği günden büyük beklentiler içindeydi taraftarlar, sonuçta Sergen Yalçın'ın forma numarasını taşıyacaktı ; 10 NUMARA olacaktı 10 !!!

Özellikle dönemin teknik direktörü Tigana onu çok istemişti, Beşiktaş'ın her yabancı transferinde ortaya çıkan münferit konular(eşi gelmek istemiyor, sevgilisiyle kavga etti hatunun gönlünü alıyor, çocuklarının okulunu düşünüyor, real madrid'e(hadi len) gitmek istiyor, vs. vs.) aşıldıktan sonra getirilmişti sponsor desteğiyle.

Bugün onun arkasından aç kalmış kurtlar gibi sallayan spor medyası, o dönem Delgado'nun ne denli iyi bir oyuncu olduğu konusunda fikir yürütüyolardı(hayret bunu yapabiliyorlardı). Alex'le, Hagi'yle bile kıyaslayan vardı ''10'' nu...

Çıktığı ilk maçta(yanılmıyosam gaziantep maçıydı) müthiş bir performans sergiliyerek herkesi mest(!) ediyordu, bizim medyanın tabiriyle. Hiç kuşkusuz iyi bir futbolcuydu ama daha geldiği ilk günden baş tacı edilmişti, baskıyı hissediyordu, peki bunların altından kalkabilecek miydi ?

Yeri geldi sol açık oynatıldı, küstürüldü bi şekilde futbola ! Rico Paşa'nın hükmüne boyun eğmek zorunda bırakılmıştı, sonra taraftar darbe yaptı ve paşa'yı Arap yarımadasına doğru sürgüne gönderdi. Bu durumda paşa görevi ona kaldı...

Tüm bunlar 1 sezon sürmüştü, koskoca 1 sezon daha heba olmuştu Beşiktaş için. Yeni Paşa tahtına alışıyor gibiydi, o zamanlar iyi bir çizgi tutturmuştu ! Oynuyordu yani hiç yoktansa... O dönemde manşetlerdeydi Delgado, taraftarın yeni sevgilisi, Beşiktaş'ın yeni umuduydu ! Belki bir Sergen değildi, at yarışıydı şuydu buydu öyle kötü alışkanlıkları yoktu, medyatik değildi, pasifti ! Tribünlerle polemiğe girmez, hep iyi adam rolünü benimsemeye çalışırdı.

Zaman ilerledikçe performansını kademeli olarak düşürüyordu tangocu(!), ama yine de iyi niyetliydi, çabalıyordu ! Tamam beceremiyordu ama en azından becermeye çalışıyordu...

Saman alevi gibiydi Delagado'nun performansları, hiç bir zaman doyuruculuğa ulaşmadı futbolu ama sorunsuzdu, kibirli değildi, sadece biraz duygusaldı o kadar. Ertuğrul Sağlam döneminin kaptanıydı. O zamanlarda acımasızca eleştirilmişti kaptanlığı, hatta bazıları iki İbrahim'i birbirine Delgado'nun düşürdüğünü bile öne sürmüştü.

Beşiktaş'ın duygusal çocuğu artık kaptandı, fenerlisinden cimbomlusuna hatta bursalısı bile seviyordu onu. Garip bir havası vardı, hani o beşiktaşlılık duruşu var ya sanki bu adam için söylenmişti. Kaptanlık, performansını da yükseltmişti ama o da yetmiyodu bize, nedense hep daha fazlasını istiyorduk ! Öyle veya böyle Beşiktaş ite kaka ilerliyordu, Delgado'nun liderliğinde.

Gün geldi ay gitti misali ; Mustafa Denizli Beşiktaş'ın başına balıklamadan geçiş yaptı ! Onun da en güvendiği isimdi Delgado, ama taraftar ve medya(başta sergen yalçın) hala ona güvenmiyordu. Neydi eksiği merak ediyorum, gece hayatının olmaması mı ?

Derken sakatlanıyordu Delgado, Mustafa Denizli'nin de baskılarıyla oynuyordu mecburen, fena da sayılmazdı ama yine küfür yiyordu. Kaptanlığı da pek yakıştıramıyorduk zaten...

Sezon bitip Beşiktaş şampiyon olduğunda takımın kaptanı O'ydu. Evet evet Delgado'ydu. Ne simge olmuş İbrahim Üzülmez ne de takımın cesur yüreği İbrahim Toraman kaptandı. Kaptan ; Delgado'ydu be DELGADO...

Acılara dayanacak taakati kalmayan kadar oynatıldı Delgado, ameliyat olmak istiyordu. İşini yapıyordu sonuçta, o bir profesyöneldi. '' Bu kadar amatörün içinde bir profesyönel sen misin lan dangalak ? '' muamelesi görüyordu resmen ! Daha sonra ameliyat oluyordu ve sözleşmesi de donduruluyordu, bunu kabul etmesi bile bana göre büyük bir incelikti.

Futboldan çok anlayan başkanımız gidip '' Japon Messi '' Tabata'yı alınca ; Beşiktaş Meşrutiyete geçmiş oluyordu ! Bu arada sessiz sedasız da kaptanlığı elinden alınıyoru Delgado'nun. İyiden iyiye acıların çocuğu oluyordu...

Gel zaman git zaman devre arasında da sözleşmesinin dondurulmasını kabulleniyordu.(tabi ense yaparak para alması hiç hoş değildi, bunu da söylemeden edemiyeceğim)

Ve Final... Sezon başı gider mi, kalır mı ? tartışmaları arasında o her zamanki gibi iyi niyetli futbolunu sürdürüyordu. Schuster'de beğenmiş olacak ki oynatıyordu onu... Guti ve Q7 transferleriyle iyiden iyiye hissediyordu üvey evlat muamelesini Delgado, artık ne paşalığı kalmıştı, ne de kaptanlığı. O artık mal gözüyle bakılan '' gitse de kurtulsak '' sözlerinin muhattabıydı.

Pide kuyruğunda araya kaynamaya çalışan adamdı artık... Beşiktaşlılık duruşu diye övünüp duran adamlar ıslıklıyodu onu. Yetmedi mi bunca sene boyunca yediğiniz adam sayısı ? Süleyman Seba'ya da ana avrat düz gittiniz, Sergen'e de, Tümer'e de ! Bu mudur Beşiktaşlılık duruşu ? Beşiktaşlılık duruşu nedir söyleyeyim size ; oyundan çıkarken ıslıklara gülerek yanıt veren Delgado'dur Beşiktaşlılık duruşu !!!

Yolun açık olsun kaptan, burda kazandığın kalpleri başka yerlerde de kazanıcaksın, buna eminim. Hep gülmen dileğiyle...

Hiç yorum yok: