Pazar, Ocak 17, 2010

Beşiktaş mı ? Hiç Sorma be Kardeşim !

Beşiktaş'la ilgili yazı yazmak hatta haber bile duymak artık bana mide bulandırıcı gelmeye başladı. Sene başından beri Mustafa Denizli'nin yaptığı bu sene iki kupayı da alacağız açıklamaları, sonra istifa sinyalleri daha sonra Şampiyonlar Liginde gruptan çıkma hayali vs. vs.

Dünkü maçı Beşiktaş açısından değerlendirmeye gerek yok, çünkü dün Beşiktaş sahada yoktu. TFF 1.Lig'de küme düşmemeye oynayan Kocaelispor sahada olsaydı emin olun daha fazla basardı, basmasını bırakın en azından bir oyun planları olurdu.

Sene başından beri şişirilip şişirilip durulan Fink'den bir bok olmayacağını söyleyip duruyordum. Cisse gibi
hem ofansif yönü kuvvetli hem de defansif yönü iyi olan bir oyuncunun yerini doldurduğunu düşünmüyorum açıkçası. Kendi vatandaşları bile Fink'in Türkiye'de 1.2 milyon € aldığını duyunca şaşkına dönüyorlar, çünkü Fink, Almanya'da bizim
Fenerli Maldonado gibi değerlendiriliyor, Maldonado'dan tek farkı daha iyi bir şutunun olması, yani bildiğiniz kazma olarak değerlendiriyorlar adamı. Takip edenler bilir, NBA'de takımlar sezonun 2.yarısına gelinirken genelde play-off'a yönelik tecrübeli isimler transfer ederler. Bu oyunculardan sahada takımı ateşlemesi, ağabeylik yapması, tecrübelerini paylaşması ve sahada az da olsa katkı vermesi beklenir. Bu örnekten yola çıkarak Şampiyonlar Ligi finali oynamış Cisse'nin takımda olması Beşiktaş'ı 1 kafa yukarı çıkartmaz mıydı sizce ? Hele de geçen sene ki Lig ve Kupa şampiyonluğunda müthiş bir katkıda bulunmuşken !

Şu meşhur Ramazan mevzusuna gelirsek. Rüştü, Hakan'ın sakatlığı ve buna takiben Korcan'ın yetersizliği sebebiyle yapılmış bir transfer Ramazan. Tamam iyi kaleci arada spektaküler kurtarışlar yapıyor, fakat Beşiktaş'ın kalecisi olmadığı ortada. Tamam Korcan yetersiz olabilir, ama 300 bin €'ya kiralanan Ramazan'la da arasında pek bir fark olmadığı ortada, onun yerine daha başka alternatifler bulabilirlerdi, hatta Gaziantep tarafından serbest bırakılan bir Beşiktaş kahramanı olarak değerlendirilen Murat Şahin bir alternatif olabilirdi, ama malesef önündeki fırsatı göremeyen yönetim gidip Hoffenheim'ın 3.kalecisini kiraladı. Umarım kendisine çeki düzen verir.

Ve Batuhan. Hani bir Beşiktaşlılık duruşu vardı ya (vardı diyorum çünkü Demirören sağolsun ne duruş bıraktı ne de takım) işte o duruşta hareket edebilecek en son kişi olma yönünde istikrarlı bir şekilde gidiyor Batuhan. Ya bir adam nasıl olurda kendi takımının kampına katılmaz ? Hayret verici bir olay, tamamen sorumluluk duygusundan uzak, bencilce, amiyane tabirle salakça bir davranış ! Bu davranışlar karşılığında satış listesine konmuş beyefendi Mustafa Denizli tarafından. Burada yönetimin artık Mustafa Denizli'ye bir dur demesi lazım ! Sene başından beri gençlere şans veriyorum diye açıklamalar yapıyor. Hangi genç hoca ? Serdar Kurtuluş gibi Beşiktaş'ın gelecekteki en büyük topçularından birisi olması beklenen bir adamı satmakla mı şans verdin gençlere ? 20- 21 yaşındaki Aydın'ın yerine 28 yaşındaki Erhan Güven'i alarak yapıyorsun tüm bunları ? ya da Rıdvan, Erkan ve Necip gibi isimleri oynatmayarak mı ? ve ya sene başında takımdaki ''10.5 numara'' eksikliğini gidermek için aldığın Onur'u A2 takımında süründürerek mi ?

Neyse Mustafa Hoca'ya olan bütün kinimizi kustuktan sonra sizlere, günün anlamına ve duygusuna uygun bir video ile veda ediyoruz !!!

Hiç yorum yok: