Pazar, Ocak 03, 2010

Süleyman Hurma & Recep Mamur



Hani bir futbol deyimi vardır ; '' Yöneticiler futbol ve futbolcuların önüne geçiyor ''. Bu söz yukarıda zikredilen iki şahıs için geçerli. Belki Türk Futbolu'na katkıları, zararlandan fazladır ona bir şey demiyorum, fakat şu son 4 - 5 senede yaptıkları ile bir futbolcunun futbol hayatı nasıl bitirilir ? diye bir filme konu olur.

Baktığınız zaman çok beyefendi çok babacan gibi insanlar gibi geliyorlar, fakat son zamanlarda yaptıkları yüzünden şu an Türk Futbol Kamuoyu'nun belki de en nefret ettiği kişiler. Diyelim ''x'' bir takımın hocası Kayserispor'dan bir futbolcu istiyor ve bunu başkana söylüyor. Eminim ki 10 başkandan 9'unun cevabı '' aman hoca, uzak duralım '' olucaktır. Çünkü gerek koparttığı yaygaralar, gerek istediği paralar yüzünden insanı aciz durumda bırakıyorlar. Biz bu ikilinin sadece üç mevzuatına bakacağız.

İlki Ergün Teber olayı. Hatırlayacağınız üzere 3 - 4 sene önce Türk Futbolu'nun, Avrupa'ya pazarlayacağı en büyük yeteneklerinden biri olarak gösteriliyordu Ergün Teber. Bununla birlikte iç piyasada müthiş bir sükse yapmıştı, özellikle 3 büyükler onu almak için müthiş bir çaba sarf ediyorlardı. Galatasaray ile büyük ölçüde anlaşmıştı Ergün, kendisinin dediği üzere Recep Mamur onu Galatasaray'a vereceğini söylüyordu fakat sürekli fiyat arttırınca olmamıştı. Daha sonra ise Beşiktaş'la bir ilişkisi oldu. Hatta Recep Mamur ona gelip kendisini Beşiktaş'a satacağını söylemişti, fakat olan olmuş Recep Mamur sözünde durmayıp onu Sakaryaspor'a gönderiyordu. Düşünün artık siz 19 yaşındaki bir futbolcunun büyük takım yolundayken bir anda kendisini Sakaryaspor'da bulmasını. Daha sonra kaybolup gitti. Rize, Gençlerbirliği, Kocaeli derken şuan Kasımpaşa'da top oynamakta. Sürekli, ama ve fakatlarla geçen bir hayat. Yazık !

Geçelim ikinci olaya. Herkesin tahmin edebileceği gibi ikinci olay Gökhan Ünal olayı. Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz için koparılan yaygarayı biliyorsunuz. Bundan sonra bu ülkede bundan daha büyük bir yaygara kopamaz, kopartılamaz. Hatırlayacağınız üzere Yedikule surlarının üstüne bile SAT-MI-YO-RUZ yazdırtmışlardı. Şunu söyleyim ne Gökhan Ünal çok büyük topçu ne de Mehmet Topuz. Bu kadar yaygaraya değmezlerdi, haa belki daha önce Kayseri'den ayrılmış olsalar gelişimlerini tamamlayıp hem milli takımda hemde kendi takımlarında daha iyi durumlarda olabilirlerdi. Gökhan Ünal'ı 2008 - 2009 transfer döneminde Galatasaray istiyordu, herkes bu iş bitti derken, Kayserispor şapkadan tavşan çıkarır gibi Gökhan'ı 6 milyon 250 bin Euro'ya Trabzon'a satıyordu. Ergün Teber olayından biraz farklı gelişiyordu ama yine de benze yönleri var. En azından Gökhan Ünal Galatasaray yolundayken Trabzon'a gidiyordu.

Geçelim Mehmet Topuz vakasına. En ilginç gelişenide bu zaten. Herkes biliyor hikayeyi Topuz Kayseri ile sözleşmesini uzatmıyor ve Aziz Yıldırım'ı arıyor beni al diyor. Daha sonra devreye Beşiktaş giriyor ve Topuz'da Beşiktaş'da oynamak istediğini söylüyor ve Beşiktaş forması ile pozlar veriyordu. Tüm bunlar yaşanırken Sayın Hurma çıkıp '' Biz Fenerbahçe'ye söz verdik,sözümüzden dönemeyiz'' diyerek futbolcunun bir insan olduğunu unutup talihsiz açıklamalarda bulunuyordu. Tüm bunlar yaşanırken Recep Mamur'da işin içine giriyor ve ''Beşiktaş oyuncumuzun aklını çeldi, önce bizimle görüşmeleri gerekiyordu '' diyerek etik kurallara gönderme yapıyordu. Kendisinden hiç hazzetmediğim Demirören'de '' Ben SayınMamur'la görüştüm o da görüşmemize izin verdi '' diyordu. Fakat Mamur bunlar yalanlayarak böyle bir konuşmanın geçmediği söylüyordu, ardından Yıldırım Demirören bir Beşiktaş başkanına yaraşır bir şekilde '' Başkan şu aralar biraz yoğun, unutmuştur '' diyerek Mamur'un kendisiyle yaptığı görüşmeyi hatırlamadığını nazik bir biçimde ortaya koyuyordu. Tüm bunlar ortaya bir kopukluğu çıkarıyordu. Bu büyük kopukluk Recep Mamur ve Süleyman Hurma arasında olması gereken, bir kulüp için hayati denilecek kadar önemli olan bilgi alışverişinin olmadığını gösteriyordu. Sonuçta futbolcuya bir mal gibi bakılmış ve Topuz Kayserispor'un istekleri doğrultusunda pastırma gibi Fenerbahçe'ye satılmıştı tam 9 milyon €'ya. Kademe gitgide yükseliyor ; Topuz, Beşiktaş yolundayken kendini Fenerbahçe'de buluyordu.

Ve gelelim Türk Futbolu'nun bu iki güzide yöneticisine üçüncüsünü eklemeye. Son günlerde transferin gözde oyuncusu Ali Turan'ın adı stoper sıkıntısı yaşıyan Galatasaray ile anılıyordu. Galatasaray'ın Ali Turan'la anlaştığı sadece işin Kayserispor tarafının kaldığı haberleri dolaşıyordu. Bu haber yayılırken Kayserispor yöneticisi Yücel Şahin çıkıyor '' Galatasaray'la AliTuran için 125 bin € + A2 takımından bir oyuncu karşılığında anlaştık. '' diyordu, fakat Yücel Şahin bu açıklamayı yaptıktan sonra hem Süleyman Hurma, hem de Recep Mamur bu açıklamaları yalanlıyordu. Böylece Kayserispor yönetimi arasında zaten mevcut olan kopukluk, derin bir çatlağa dönüşüyordu. Daha sonra hiç de inandırıcı olmayan bir şekilde Yücel Şahin bunların hepsini Galatasaray'la dalga geçmek için yaptığını açıklıyordu(hadi ya bizde bunu yedik, katıla katıla gülüyorum sayın Şahin, çok zekice bir şakaydı). Bir anda ortalık açıklama ve yalanlamalar ile dolarken ; Kayserispor kamp için Antalya'ya gidiyordu, ama kampta bir eksiklik vardı. O da takım takım kaptanı Ali Turan'dı. Turan Galatasaray ile transfer görüşmesi yaptığı için kadro dışı bırakılmıştı. Çalışmalarını Kayseri'de sürdüren Ali Turan'a bir darbe de çok sevdiği yöneticisi Süleyman Hurma'dan geliyordu ; '' Ali Turan için Ankaragücü ile anlaştık. ''

Sonuç olarak Ergün Teber, Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz olaylarında olduğu gibi genç bir futbolcuya mal gözüyle bakılıyordu. Etikten bahseden yöneticiler futbolcunun insan olmadığına kanaat getiriyorlardı. Kanaatlerinin doğrultusunda hareket eden yöneticiler bildiklerini okuyup futbolcunun futbol hayatının yanı sıra bütün ruh sağlını da altüst ediyorlardı. Türk Futbolu'na yaptıkları hizmetlerden dolayı Sayın Süleyman Hurma ve Sayın Recep Mamur'a teşekkür ederek kapatıyoruz...

Hiç yorum yok: