Cumartesi, Ocak 09, 2010

SPEKÜLATİF DEFORMASYON


Dünkü Nate premieri ile başlamıştık. İlk önce tüm okurlarımıza Nate Robinson'ın ne mal olduğunu göster(me)mek istemiştim. Bugün ise Nate'i takım üzerinden değerlendireceğiz.

Son dönemlerde New York deyince aklıma salary cap'tan başka bir şey gelmiyor. Bunun sebebi ; Isiah Thomas'ın verdiği bol sıfırlı kontratlar ve şu meşhur 2010 çılgınığı. Allah'tan 2010 geldi de bir nebze olsa da rahatlayacağız. Takımın sportif olaylarına bakarsak ; Knicks yönetimi belki de son 10 yılın en akıllıca hareketini yaptı ve D'antoni'yi takımın başına getirdi. D'antoni tam anlamıyla ne kadar müthiş bir koç olduğunu bütün herkese gösterdi. Avrupa ile Amerika basketbolunu harmanlayarak, elindeki rezil kadrodaki her mahlukattan faydalanarak takımı play off potasına soktu. Takımda özellikle benim en beğendiğim ve saygı duyduğum oyuncu Wilson Chandler. 2 - 3 ve 4 numaralı pozisyonlarda takıma müthiş bir katkı sağlıyor. Biraz abartı gibi olucak ama NY'un yeni Allan Houston'ı diyebilirim. Tam bir joker. Şimdi bir istikrar abidesinden, takımın kanayan yarası, bilgisayar oyunlarındaki yıldızı Larry Hughes'a geçelim. Kafa olarak sanki bu evrende yaşamıyormuş gibi davranıyor. Kendi ütopik dünyası içinde kaybolup, eline top geldiği zaman '' bu ne lan '' diyecek durumda artık. Arada sırada saman alevi misali bir kaç iyi performans çıkarsa da dediğim gibi kendi ütopik dünyasında kaybolmuş durumda. Bir zamanlar NBA'in en iyi oyuncularından birisi olarak gösterilse de artık bir '' garbage time '' oyuncusu olmaktan ileri gidemiyor. Knicks'te tüm bu olanların tersini yaşayan bir isim de var ! Onun ismi Chris Duhon. Larry Hughes için şuan beslediğim düşünceleri, Chigago'da oynarken onun için de besliyordum. Chigago'nun '' garbage time '' oyunculuğundan New York'un '' spekülatif PG'si '' olmayı başardı. Arada sırada hiç çıkmadan oynadığı maçlar bile oluyor(bunun böyle olacağını 3 yıl önce birisi söylese akıl sağlığından şüphe duyardım !). Pek hazzettiğim bir oyuncu olmamasına karşın, Nate'in yerine ilk beş çıkması herkes açısından iyi, en azından top paylaşımı yapabiliyor.


Ve gelelim NBA tarihinin gelmiş geçmiş Artest ve Rodman'dan sonra en deli oyuncusuna. Nate Robinson'dan bahsediyorum. 10 küsür maç oynamadıktan sonra uzatmaya giden Atlanta maçında 43 sayı atarak bizlere basketbolu ne kadar özlediğini göstermişti ! Aslında onun dönmesiyle NY Knicks'in çıkışa geçmesi de garip bir tesadüf. Adamın arkasından o kadar atıyoruz hatta bazen küfürlere varan eleştirilerde bulunabiliyoruz ama basketbola tamamen odaklanınca da neler yapabileceğini biliyoruz. Eee ne demişler '' yiğidi öldür hakkını yeme''(Vay atasözü felan.. Has..tir diyorum.). Rolünü kabul edince iyi bir 6.adam olabiliyor fakat yanında bir PG olmak şartıyla. Çünkü onun bazı saçmalıklarını ancak iyi bir PG düzeltebilir. Sempati duyduğum bir adam o yüzden bu kadar laubali davranıyorum ona, ama ne kadar sempati duysam da King'in üstünden smaç basamaz (:p).

New York ile ilgili bir haber verelim. 2003 NBA draftında #2. sıradan seçilen Darko adlı basketbolcuyum diye geçinen kütük arkadaşımız saçma sapan, onun aklından şüphe etmemize sebep olan açıklamalar yaptı. Yok efendim işte Knicks yönetimi ona verdiği sözleri tutmamış, bilmem Detroit'teki herkes yalancıymış, '' koç bozuntuları '' kendisine orada sadece '' garbage time '' oyuncusu olarak bakmış falan filan. Affınıza sığınarak bir kaç laf etmek istiyorum bu '' kazma '' hakkında. Ulan öküz sana zaman verdiler de noldu ? He söyle bakıyım, ne bok yaptın söyle ! Mepmphis ve Orlando'da ilk 5 çıktında ne bok yedin ? Hani o müthiş istatistik kağıdın ? Tekrardan özür diliyorum. Şimdi de NBA'e yeni bir soluk getiren belki de İtalya'nın NBA'e gönderdiği gelmiş geçmiş en iyi isim Danilo Gallinari'ye. Ligde başarılı olmak için neredeyse her yeteneğe sahip kanımca. Şutu iyi, penetreleri güçlü ve en önemlisi bir beyaza göre oldukça atletik. Bir benzetme yapmak gerekirse ; Hido'nun daha az pasörü ve daha serti. Özellikle Ny'un son zamanlarda gösterdiği çıkışta büyük bir payı var. İlk beşte kendisine iyi bir yer buldu ve görevini başarıyla sürdürüyor.

New York'un çıkışından bahsederken ; David Lee ve Al Harrington'dan da bahsedelim. Özellikle David Lee '' kazma '' pivot olayını aşıp kendisine iyi bir görev buldu. Artık orta mesafeli şutu olan, sert, ribauntçu ve skorer bir oyuncu kimliğine bürünmüş durumda. Son dönemde adı takas dedikodularına da karışsa da performansından bir şey kaybetmiyor. Biraz da Al Harington'dan bahsetmek gerekirse ; o da sezon başında ilk beş çıkarken, şu Jared Jeffries adlı kazma sayesinde benche oturmak zorunda kaldı(Jeffries'a kazma diyerek Milicic'e küfür etmiş gibi oldum sanki. Hoş zaten 1 paragraf önce ağzıma geleni söylemiştim, o yüzden bir problem yok.). Rolünü benimseyerek, benchten gelerek müthiş bir tempo tutturdu. 18.4 sayı ve 6 ribaunt ortalamalarıyla bir bench adamı için çok iyi istatistikleri var.


Geçelim klasikleşen takas bölümümüze ve ya paragrafımıza. (Has..tir diyorum.). Neden sınırlandırma gereği duydum bilmiyorum. T- Mac'in adı Chigago ile anılmaya başladı, ama Chigago'nun korkaklığı bu transferin olmasına engel gibi gözüküyor. Bu arada Eric Maynor'u OKC Thunder forması altında gördüyseniz şaşırmayın. Matt Harpring ile birlikte adı sanı duyulmamış, 2.turdan seçilen bir oyuncu karşılığında Thunder'a takas oldu. En nefret ettiğim salary cap boşaltma haberiydi bu. Presti resmen kazıkladı Jazz'ı, bravo Sam... Bu arada bildiğiniz üzere Rafaer Alston Nets tarafından serbest bırakıldı. Takım arayışı uzun sürmemiş Alston'un. Cavs'ın teklifine rağmen Miami'yi seçmiş ilginç bir şekilde. Böylelikle Arroyo'nun backup'u Chalmers, 3.tercihe düşmüş oldu. Son olarak Dallas ve Nets arasında gerçekleşme ihtimali çok yüksek olan bir takasdan bahsedelim. Mavs forması giyen Kris Humphries ve Shawne Williams'ın New Jersey'e, Nets formasını terleten Meksikalı Eduardo Najera'nın ise
Dallas'a gitmesi söz konusu. Bakalım nasıl olacak...


Son olarak Arenas - Crittenton olayından bahsedelim. Herkes biliyor olayı ama biz yine de bir özet geçelim. Bu iki arkadaş uçakta kumar oynuyor, Arenas kaybediyor. Bunun üstüne doğal olarak Crittenton parasını istiyor, Arenas ise vermemekte direniyor. En son Arenas,Crittenton'un soyunma odasındaki sandalyesine 3 ve ya 4 tane silah koyuyor. Bunu görüp ciddiye alan Javaris ise onun altında kalmayarak kendi silahını Arenas'a çekiyor. Ulan tamam Arenas deli onda silah olabilir peki sende silah ne arıyor Javaris ? Tüm bu olanlar üzerine FBI ve NBA yönetimi soruşturma açıyor. Arenas en son yukarıdaki fotoğrafta göründüğü gibi silah işareti yapınca zokayı yutuyor ve Stern tarafından süresiz olarak NBA'den uzaklaştırılıyordu... Tüm bunlarla yetinmeyen Stern, o fotoğrafta eğlenen bütün oyunculara ceza verileceğini de ekliyordu. Tüm bunlar olurken de fotoğrafta en çok gülen kişi olarak göze çarpan Antawn Jamison, Orlando maçından önce kendisi ve takım arkadaşları adına hem NBA yönetimden hem de taraftarlardan özür diliyor. Ben söyleyeyim Antawn özrün kabul edilmedi ! Şimdi ise gözler NBA yönetiminde. Ne yapacakları merak konusu ...

Hiç yorum yok: